Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

İkizdere'nin HES kaderi

İkizdere'de hidroelektrik santrallara yönelik tepkiler, 2 bin metre rakımlı yayla köylerinde başlıyor! Santral çalışanları ise 'HES'ler doğaya zarar verir, ama söylendiği kadar değil' diyor

04 Ekim 2009

İSTANBUL - İkizdere, eşsiz güzelliğiyle Karadeniz’in en iyi simgelerinden biri. Ancak son iki yıldır vadiye yapılan 19 Hidroelektrik Santral (HES) projesi nedeniyle bu özelliğini kaybetme noktasına geldiği öne sürülüyor. Bölgenin en çoşkun ve debisi yüksek derelerine sahip olan İkizdere, bu nedenle HES yatırımcılarının da ilgisini çekiyor. Halen devam eden tünel kazıları, yol çalışmaları ve şantiye inşaatları bölgenin güzelliğine gölge düşürdüğü gibi bölge halkının da günden güne tepkilerinin artmasına neden oluyor. Birçok HES projesine dava açılmış durumda. Bazıları için yürütmeyi durdurma kararı alınırken, bir çoğununsa yargı süreci devam ediyor.
Son yıllarda adını sıkça duyuran İkizdere, Rize’nin mütevazı, doğa harikası ilçelerinden biri. Aynı zamanda bir vadiye kurulan ilçenin yüksek kesimlerinde, açılışının geçen yıl Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın yaptığı bir de termal otel bulunuyor. Yerin 260 metre derinliğinden 72 derece sıcaklıkta termal su çıkarılıyor. Ridos Termal Otel’in sahipleri şu günlerde tedirgin. Çünkü otelin ortasından geçen ırmağın 200 metre uzağına üç adet HES birden yapılması planlanıyor.
Yer yer uzunluğu bir dağın içinde sekiz kilometre uzayan HES tünellerinin yapımı için patlatmalar yapılıyor. Otel yetkililerine göre buradaki tünellerin yapımı için patlatma yapılması demek, termal suyun kaynağında çatlamaların oluşması ve suyun kaybolması riski demek. Otel sahibi Kasım Ekşi, İkizdere’deki termal suyun içerdiği mineraller ve diğer maddeler açısından dünyadaki ilk beş arasında yer aldığını anlatarak şunları söylüyor:
“Bu oteli Başbakan Erdoğan açtı. Kendisine HES’lerle ilgili kaygılarımızı anlattık. Yanındaki Bakan Cemil Çiçek’e ‘ilgilen’ dedi. Ancak bir şey yapılmadı. 20 milyon dolar yatırım yaptık. Dağın başına böyle bir yatırıma ‘çılgınlık’ dediler. Biz memleketimizi seviyoruz. 70 kişi çalışıyor. Buradaya dünyanın her yerinden insan geliyor. Araplar memleketlerinde bir kova su görse vaha zannediyor. Buradaki suları görünce ise cennetteyim sanıyorlar. Sular tünellere girerse turizm de İkizdere’de de biter.”
HES’lerin durdurulması için bölgede çok sayıda kitle toplum örgütü oluşturuldu. Neredeyse bölgede her köyün bir derneği var. Dernekler İkizdere Dernekler Federasyonu çatısı altında mücadelesine devam ediyor. 

‘En az zarar vereni bu...’
İkizdere Vadisi’nin en yüksek kesimlerinde rakımı 2 bin metreleri bulan Cimil bölgesi bulunuyor. Doğanın tüm cömertliğini gösterdiği Cimil’in üç köyü var. Aşağı, Orta ve Baş köy. Bölgeye çıkarken, dağların arasında süzülen ve İkizdere’nin derelerini oluşturan sular eşsiz bir manzaraya sahip. Sonbarın etkisiyle yeşil ve sarının tüm renklerinin bir arada bulunduğu vadi boyunca dereleri oluşturan sular kimi yerlerde şelale yaparak akıyor. İkizdere adını da Cimil Deresi ve Çamlık Deresi’nin birleşmesinden alıyor.  Cimil’deki köylüler de HES’lerin yapımını karşı. Üç köyün her tarafında HES’lere karşı pankartlar asılı. Rakımı 2 bin metredeki bu yayla evlerine asılı pankartlar görenleri şaşırtıyor.
Baş Köyü’nün Muhtarı Ahmet Aşar, tepkilerini dile getirmek için önce Cimil Derneği’nin kurduklarını ardından HES’lerin yapıldığı yerlerde eylemlere başladığını anlatıyor: “Buralara kadar gelip araştrma yaptılar. Sondaj vurdular. Hemen toplandık gittik, numune alamadan köyümüzden uzaklaştırdık.”  Köylülerden İsmail Kumbasar da, “Suyumuz kaybolacak. Su burada her şeyimiz. Turistler buraya bu sular ve doğa için geliyor Su gidince, doğa yok olunca elimizde ne kalacak” diyor. Fuat Alemdar da kırgın: “Başbakan ‘Evinizde elektrik var mı? O zaman buna karşı gelmeyin diyor’. Biz  burada gaz lambasıyla da yaşarız.”
Öte yandan HES’lerde çalışan mühendisler çevrecilerin bu kaygılarıyla hemfikir değil. HES’lerin çevreye zarar vermeyeceğini, aksine bölgeye en az zarar verecek yöntemin HES olduğunu iddia ediyorlar.
İkizdere’de yapımı neredeyse tamamlanmak üzere bir HES şantiyesinin mühendisleri Radikal için HES’leri anlattı. İsimlerinin yazılmasını istemeyen mühendislere göre asıl tehlike barajlar, HES’ler değil:
 “Buraya baraj yapmak İkizdere’nin tamamen yok olması anlamına geliyor. Elbette HES’lerin doğaya bir zararı var ancak mümkün olan en az zararı vermeye çalışıyoruz. Hafriyatlar iddia edildiği gibi dere yataklarına atılmıyor, bir kısmı derede yapılan çalışmalarda kullanılıyor, gerisi taşınıyor. Tüneller için de sadece patlatma değil, alternatif yöntemler de mevcut. Ayrıca suyun tamamını alacağımız iddia ediliyor. Debinin en düşük olduğu zaman dahi suyun üçte birini alacağız. Gerisi dere de akmaya devam edecek. İddia edildiği gibi Türkiye enerjinin çok küçük bir kısmını değil, ciddi bir kısmını karşılayacak. Sadece İkizdere’den elde edilecek enerji, Türkiye’nin ihtiyacının önemli bölümünü karşılayacak. Buradaki en büyük HES’in gücü 90 megavat olacak.”

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR