Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Ergenekon Fırat'ın ötesine geçmedi

24 Ekim 2008

İSTANBUL - Ergenekon davasının dünkü duruşmasında Cumhuriyet Gazetesi ve Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın müdahil olma talepleri kabul edildi. DTP’lilerin ve faili meçhul cinayete kurban gidenlerin talepleri ise reddedildi. Savcı, “Ergenekon ile 1999 öncesinde devlet adına işlendiği öne sürülen cinayetler arasında bir bağ kurulamadı” dedi. Salondan kimi zaman alkış, kimi zaman kahkaha sesleri yükseldi.

SAVCI TACİZİ İDDİASI: Silivri Cezaevi içinde, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin baktığı davanın ikinci duruşmasında  sanık Bekir Öztürk, savcılar tarafından taciz edildiğini öne sürdü. Öztürk, “Avukatlar, savcılar tarafından taciz edildiği için avukat bulamadım. Kendimi ben savunacağım” dedi. Mahkeme Başkanı Şengün bunun üzerine, “Avukatsız savunmanızı almam. Hakkınızdaki sevk maddeleri bunu zorunlu kılıyor” dedi, isterse baro tarafından kendisine avukat verilebileceğini söyledi.
‘MÜDAHİL OLAMAZLAR ÇÜNKÜ...’: Duruşmada bazı kişi ve kurumların müdahil olma talepleri değerlendirildi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, DTP milletvekilleri Sabahat Tuncel, Akın Birdal ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in kendilerine yönelik ‘suikast girişimi’ iddiaları nedeniyle yaptığı müdahil olma talebinin “Bunlar hazırlık aşamasında kaldı. Dosyada suç olarak nitelendirilmedi. Örgüt faliyetine delil olarak ele alındı” diyerek reddedilmesini istedi. Birdal’ın sanıklardan Semih Tufan Gülaltay’ın kendisini vuran TİT’in kurucusu olduğunu söyleyerek yaptığı talebinin de reddi istendi.
Savcı Pekgüzel, JİTEM tarafından öldürüldükleri iddia edilen Musa Anter, Silopi’de Jandarma tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Serdar Tanış, Ebubekir Deniz, DEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın, DEP milletvekili Mehmet Sincar ve Kürt işadamı Savaş Buldan’ın yakınları tarafından verilen müdahillik talebinin de geri çevrilmesini istedi. Savcı, “Güneydoğu’da işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili Ergenekon davası kapsamında bazı bilgilere ulaşılmış olsa da bulgular soruşturma dosyasına gönderildi. Ergenekon ile 1999 öncesinde devlet adına işlendiği öne sürülen cinayetler arasında bir bağ kurulamadı” dedi. 
DİÐER TALEPLER: Savcı Pekgüzel, Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın ve  Cumhuriyet gazetesinin talebinin kabul edilmesini istedi. Fincancı, hakkında kişisel verilerin toplandığı suçlamasıyla Ergenekon’dan tutuklu sanıklar Ümit Sayın ve Halil Behiç Gürcihan hakkında dava açmıştı.  Cumhuriyet gazetesi ‘üç kez bombalandığı’ nedeniyle müdahil olmak istemişti.
VE SONUÇ: Duruşmaya ara vererek, talepleri değerlendiren mahkeme, Cumhuriyet ve Prof. Dr. Fincancı’nın taleplerini kabul ederken, diğerlerini reddetti.  Mahkeme ayrıca Doğu Perinçek ve avukatlarının ilk duruşmada dile getirdiği Anayasa Mahkemesi’nde yargılanma taleplerini de reddetti.
‘ERGENEKON’ TALEBİ: Kemal Kerinçsiz’in avukatı Kadir Kartal, ‘Türk milletini bir arada tutan bir kavram’ dediği Ergenekon sözcüğünün mahkeme kararıyla iddianameden çıkarılmasını ve bu kararın da Resmi Gazetesi’de yayımlanmasını istedi.
TV’DE NAKLEN YAYIN İSTEDİ: Tutuklu sanık Hüseyin Görüm oturduğu yerden  “Adım İmam Hüseyin, bütün halk dinlesin , Danıştay saldırısını da anlatayım. Dokuz aydır susturuluyorum” diye bağırdı. Mahkeme başkanı Görüm’ü sustururken tutuklu sanık Oktay Yıldırım’sa soruşturmanın her aşamasının basına yansıdığını ancak duruşmada basına sınırlama getirildiğini savundu. Yıldırım ve bazı avukatlar duruşmanın naklen yayınlanmasını istedi.
‘HÂKİMİN DİNLENMEDİÐİNİ KİM BİLEBİLİR’: Sanık Zekeriya Öztürk’ün avukatı Yaşar Ağsu, Öztürk’ü savunan avukat Ertaç Giray’ın soruşturma kapsamında gözaltına alındığını hatırlatarak, “Avukatların tamamı telefonlarının dinlenildiğini, elektronik postalarının takip edildiğini bürolarının izlendiğini düşünüyor. Sayın Başkan dinlemelerin engellenmesine muhtaç haldeyiz” deyince yargıç Şengün şu cevabı verdi: “Hâkimin dinlenmediğini kim iddia edebilir.” Bu söz üzerine salondan kahkaha ve alkış yükseldi.
‘ALKIŞ İNSANIN ÖZÜNDEDİR’: Sevgi Erenerol’un avukatı “Bu dava İngiliz komutanın tutuklanacaklar listesine Damat Ferit’in eline vermesine benziyor” deyince, salonda alkış koptu. Bu, duruşmadaki dördüncü alkış tufanıydı. Yargıç Şengün, “Burası futbol sahası değil. Kimsenin alkışa ihtiyacı. Alkış insanın özünde olur. Alkışa yer yok” diye uyardı.
GİRAY’IN BAŞINA GELENLER KORKUTUYOR: Muzafer Tekin’in avukatı Engin Çelik Kadıgil, Zekeriya Öz’ü kastederek üçüncü savcının duruşmada olmadığını belirterek, “Dışarıda ne yapıyor belli değil, korkuyorum” dedi. Yargıç Şengün, “Korkmayınız efendim” diye karşılık verdi.
SANIKLARIN İTİRAZLARI:  Vedat Yenerer, bir kitabının arka kapağında kullandığı PKK kamplarında çekilen bir fotoğrafın da iddianamede ‘PKK - Ergenekon’ bağlantısına delil olarak sunulduğunu belirterek, kitabı mahkemeye sundu. Rasim Görüm, Danıştay saldırısı faili Osman Yıldırım’ın kendisine yönelttiği “Cumhuriyet’e atılacak bombaları verdi” suçlamasını reddetti. Muzaffer Tekin’in, evinde 1985 yapımı süs amaçlı bulundurduğu el bombaları için tutanak tutulduğunu anlattı.  Avukatlar birçok sanığın kontör parası bile olmadığını belirtti.
GÖRÜM DIŞARI ÇIKARILDI: Hüseyin Görüm “Benim davam hak davası” diye bağırınca salondan çıkarıldı. Avukatı ‘paranoyak’ davranışlar sergilediğini söyledi.
TOLON’UN AVUKATLARI: Henüz hakkında iddianame hazırlanmayan Hurşit Tolon’un avukatları da duruşmayı izledi. 
27 EKİM’E ERTELENDİ: Savcı tahliye taleplerinin reddini istedi. Talebe uyan mahkeme, tutuklu ve tutuksuz sanıkların sorgularının birlikte yapılmasına karar verdi. Duruşma 27 Ekim’e ertelendi.

Panayıra disiplin geldi

Ergenekon davasının ikinci oturumunda Silivri Cezaevi’nde mahkeme salonunun dışında tam bir disiplin ve sükûnet hâkimdi. Davanın görüldüğü 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengül, 20 Ekim’de yapılan ilk oturumdaki karışıklığa son vermek için cezaevi giriş kapılarına yeni talimatlar vermişti. Cezaevi kapısındaki askerler, basın, avukat ve sanık yakınlarını ayrı ayrı kontrol noktalarına yönlendirdi. Böylece izdihamın önüne geçildi. Duruşma salonuna sadece altı ajans muhabiri alındı. Diğer basın mensupları, sadece birer kişi olmak kaydıyla ilk duruşmaya yetiştirilemeyen ekran ve ses düzeneğinden yararlanabildi. Cezaevi’nin dışında pazartesi günkü ilk oturumun aksine çok az sayıda eylemci vardı.  Sadece İP’ten 100’e yakın bir grup, Türk Gençlik Birliği’nden küçük bir grup vardı. Valilik emriyle kampüs dışına çıkarılan satıcılar ise “Bizim davamız başka ama siftah yapamadık” diyordu.

Neşeli kimlik sorgusu

Ergenekon duruşmasında kimlik tespiti sırasında yaşanan diyaloglar nedeniyle sanıklar sık sık güldü. Bazı dialoglar şöyleydi:
Ergun Poyraz, adresi sorulunca “Evim yok, adresim Silivri Cezaevi. Ankara’da evim vardı, korumalarımla yaşıyordum. Cazevine girince eşyalarım fakirlere dağıtıldı” dedi.
Aydın Yüksek, adresi sorulunca “Bu olaydan sonra ev sahibinin isteği üzerine evi boşalttım. Evsiz kaldım” dedi.
Emin Gürses, gelirinin sorulması üzerine  “Maaşım 3 bin YTL’ydi, ama zam aldık. 400 YTL artış oldu bildiğim kadarıyla. Onu da ev sahibi ister” dedi. Salonda gülüşmeler oldu.
Hayrettin Ertekin “Çok sevdiğim bir eşim var, bir de çocuğum var” dedi, yargıç “Çocuğunuz için bir şey söylemediniz” deyince “Aynı derecede seviyorum” yanıtını verdi.
Doğu Perinçek, “Gelirim 3 bin YTL.  141. maddeden sabıkam vardı ama şimdi hepsi temizlendi” deyince alkış aldı.

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR