09 Ocak 2008

İSTANBUL - Türkiye günlerdir yatan hastaların ilaç ve tıbbi malzemelerinin hastanelerce teminini amaçlayan yasal düzenlemeyi tartışıyor. Buna göre artık hastaların eline malzeme ya da ilaç listesi verilmeyecek, bunları hastaneler karşılayacaktı. Ancak uygulama tarihi geldiğinde birçok hastane "Borçlarımız var, ihale yapamadık, hazırlıklı değiliz" dedi. Sağlıkta temel bir sorun çözülmeyi beklerken taraflar karşılıklı suçlamaya geçti.
Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası dün bir basın toplantısı yaparak, Sağlık Uygulama Tebliği'ni (SUT) değerlendirdi. Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy şu görüşleri dile getirdi:
"Şu an krizin eşiğindeyiz. SUT, teoride çağdaş bir yöntem olmasına rağmen, bürokratik engeller ve hastanelerin ihaleleri tamamlayamamış olması yüzünden işlemiyor. Hastanelerin borçları yüzünden şirketler ihalelere girmiyor. Piyasada 7 bin çeşit ilaç var ve bir hastanede en az 500 ayrı türde ilaç olmalı. Bu mümkün değil. Sistem değişmeli."
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, en büyük sorunun üniversite hastanelerinde olduğunun altını çizdi ve "Protezlerle yapılan ameliyatlar durdu. Sorun idari ama hekimlerle hastalar karşı karşıya kalıyor" dedi. Doktor Erkan Kapaklı ise bu karmaşada bir hastanın kaybedilmesinden endişeliydi:
"Böyle bir durum yaşarsak, bunun sorumlusu Sağlık Bakanlığı ve hükümet olacaktır."
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mithat Erenus'un önerileri ise şöyleydi: "Bir ameliyatın fiyatı SGK tarafından belirlenmiş. Ancak ameliyatta kullanılan malzemenin fiyatı belirlenmemiş. Bu durumda biz ameliyat yaparsak döner sermayeden hastanın masrafını karşılamak zorunda kalırız. Bu nedenle malzeme fiyatlarını da SGK belirlemeli. Kadro sorunları giderilmeli. İki eczacımız var ve 24 saat çalıştıramayız. Üniversite kasasında büyük ihalelere girecek para yok."
Eczanelere borç 250 milyon YTL
Hastanelerin "Borçlar nedeniyle bize ilaç vermiyorlar" dediği Ecza Depoları Derneği Başkanı Mustafa Oğuz, "Üniversitelerden
alacaklarımız 200-250 milyon YTL civarında. Ecza depoları paramızı alamayız diye ihaleye yanaşmıyor" derken, olayın taraflarından Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) da dün ses verdi. SGK'ya göre hastanelerin
'Hazırlıklı değildik' açıklamaları 'inandırıcı değil':
"Yatarak tedavilerde hastanelerce temin edilen tıbbi malzeme ve ilaç bedelleri fatura teslim tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ilgili hastaneye ödeniyor. Genelge öncesinde bir toplantıda İstanbul'daki bir üniversite hastanesinin başhekimi, ihale yöntemleriyle tüm malzemelerin en ucuzunun alınacağını, ancak özellikle ortopedi ve beyin cerrahisi ameliyatlarında gerekli malzemelerin bu bölüm öğretim üyelerince ihale yöntemiyle temininin istenmediğini vurgulamıştır. Aslında bu açıklama tüm gerçekleri ortaya koymaktadır."
Bir amaç da iddiaları önlemek
SGK, düzenlemenin gerekçelerini de şöyle sıraladı: "Hasta yakınlarının, temin aşamasındaki mağduriyetlerinin önlenmesi, hastalarca alınan malzeme bedellerinin kurumca kendilerine ödenmesinde ortaya çıkabilecek farkın hastalarca karşılanmasının önüne geçilmesi, bazı hekim-firma ilişkileriyle ilgili iddiaların sonlandırılması, en uygun malzemenin en uygun fiyata alınmasının sağlanması."
Eskiden nasıldı?
SGK'nın açıklamasında, eski uygulama şöyle anlatıldı:
"Kamu hastanelerinde yatarak tedavi görenler, gerekli ilaçları hastane eczanesinden temin edebiliyordu. Eğer ilaç burada yoksa hasta reçetesine 'Hastanemizde bu ilaç yoktur' kaşesi vurularak, ilaçlar serbest eczanelerden ücretsiz alınabiliyordu. Ancak hastanın eczane eczane dolaşması gerekiyordu. Tıbbi malzemelerse hastalara reçete ediliyordu. Hasta yakınları tıbbi malzemeyi alabilmek için satıcısını bulmak, bedelini ödemek zorundaydı. Malzeme için ödenen para daha sonra ilgili sosyal güvenlik kurumundan talep ediliyordu. Kurumlar da geri ödemeyi önceden belirlenen listelerdeki fiyatlara göre yapıyordu. Bu arada yeni sistemde de, mağduriyete yol açmamak için yatan hasta reçetelerinin serbest eczanelerden temini amacıyla ilaç provizyon sistemi kapatılmadı.