Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Kyoto Türkiye'yi yıkar mı?

Kyoto Protokolü'nü Türkiye imzalamalı mı, imzalamamalı mı? Çevre Bakanlığı AB'yle çevre müzakerelerinde de Türkiye'nin çok başını ağrıtacağı şimdiden belli olan bu konuya soğuk.

31 Mart 2007

İSTANBUL - Kyoto Protokolü'nü Türkiye imzalamalı mı, imzalamamalı mı? Çevre Bakanlığı AB'yle çevre müzakerelerinde de Türkiye'nin çok başını ağrıtacağı şimdiden belli olan bu konuya soğuk.
Bakanlıktan geçtiğimiz günlerde AB'ye yollanan yazıda özetle, "Türkiye Kyoto'yu imzalarsa enerji politikası çöker. Doğalgazda Rusya ve İran'a bağımlılığı artar. Bütün kömür santrallarımızı kapatmak zorunda kalırız. Kyoto'ya imza atmak Türkiye'ye 20 milyar dolarlık ek yatırım yükü getirir" görüşü savunulmuştu. Çevrecilerse Kyoto'yla ilgili hiç de böyle karanlık bir tablo çizmiyor. Periyodik olarak sunulan BM İklim Değişikliği Raporu'nu hazırlayan uzmanlar arasında yer alan Prof. Dr. Selahattin İncecik, 'Türkiye'nin bu konuda artık vakit kaybetmemesi' gerektiğini savunuyor.
'Alternatif enerjinin payı yüzde 1'
İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Selahattin İncecik: Türkiye'nin en son açıklanan korbondioksit (CO2) emisyon oranı 375 milyon ton ve bu oran sürekli artıyor. Alternatif enerji kaynaklarının payı yüzde 1'in çok altında. Oysa bazı AB ülkeleri 10 yıl içersinde bu payı yüzde 20'lere çıkarmayı planlıyor. Protokolün uygulanması ülke ekonomisinin büyüme hızını mutlaka etkileyecek, ancak önlemlerimizi zamanında ve etkin bir şekilde alırsak, etki analizlerini, risk değerlendirmelerini yapabilirsek karbondioksit emisyonlarını azaltma sürecine girebiliriz. Türkiye'nin protokol dışında kalmasıysa AB müzakere sürecini kesinlikle olumsuz yönde etkileyeceği gibi alternatif enerji kaynaklarına yönelmeyi de olumsuz açıdan engelleyecek.
Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Doç. Dr. Gürkan Kamburoğlu: Akılcı bir politika izlenerek sera gazı emisyonunu kısıtlarken ekonomik kazanç bile sağlanabilir. Kyoto Protokolü'ne taraf olursa Türkiye'nin yerli kömürünü kullanmaması, doğalgaza geçmesi gibi bir zorunluluk yok. Başta yenilenebilir enerji olmak üzere çeşitli tedbirlerle, yerli kaynaklarımızı kömür santrallarımızı kullanmaya devam edebiliriz. Kyoto'dan uzak kalmamızsa hem küremizin hem ülkemizin çıkarlarına aykırı.

Bir ayrıkotu olarak Türkiye
İSTANBUL - Tüm dünyanın gözleri önünde parça parça okyanus sularına gömülen Tuvalu, küresel ısınma tehdidinin en net simgelerinden. 'Modern zaman Atlantisi'nin halkı iklim mültecisi olurken, gözler küresel ısınmaya karşı ilk ve şimdilik tek uluslararası mücadele planı olan Kyoto Protokolü'nde.
Kyoto Protokolü denilince de ilk akla gelen, tüm sera gazı üretiminin dörtte birinden sorumlu olduğu halde protokolü imzalamayan 'emisyon devi' ABD. Peki ya Türkiye? Dünya haritası ortaya açılıp Kyoto'ya uyan 170 ülke işaretlendiğinde, Türkiye, ABD'yle birlikte birkaç ayrıkotundan biri. Evet, Türkiye'nin kişi başına düşen sera gazı ortalaması OECD ve AB ülkelerinin çok gerisinde. Ama bu ortalama 70 milyonluk nüfusuyla çarpıldığında, Türkiye en çok sera gazı üreten ülkeler sıralamasında 13'üncü sıraya fırlıyor. Çevreci enerji konusunda ulusal bir politikası olmayan Türkiye, ayrıca tüm dünyada 'sera gazı üretimini en hızlı artıran ülke'.
Türkiye'nin Kyoto Protokülü'nü hemen yarın imzalarsa yükümlülükleri ne olacak? Bu konu henüz net değil ve müzakere edilmesi gerekiyor. Üstelik Kyoto Protokolü'nün süresi 2012 yılında doluyor. AB'de 2012 sonrası için pazarlıklar şimdiden başladı. Görünüşte AB'yle 'tam uyum' için çalışan Türkiye'yse Kyoto'da pozisyonunu hâlâ belirsiz tuttuğu için bu pazarlıklarda da yer alamıyor.
(Radikal)

* * * * *
'20 milyar dolar hesabı falcılık'
2005'te yürürlüğe giren Kyoto Protokolü'nün kilit mekanizmalarından biri sera gazı kotası alım-satımı. En basit anlatımıyla bir gelişmiş ülke kendisine verilen kotayı aşarsa, gelişmemiş ülkelere bu kota karşılığı temiz enerji yatırımı yapıyor.
Bölgesel Çevre Merkezi Türkiye İklim Değişikliği proje yöneticisi Yunus Arıkan: Türkiye protokolü imzaladığı takdirde, yenilenebilir enerji teknolojilerine geçiş için, kömür santrallarını rehabilite etmek için daha rahat kaynak bulacak. Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de yenilenebilir enerji yeni istihdam alanları açar, dışa bağımlılığı azaltır. Protokol imzalandığında Türkiye'nin emisyon kotası satan veya alan ülke olup olmayacağı henüz belli değil. Dolayısıyla bugün imza atılması halinde ne bir anda 20 milyar dolar zarar edeceğiz ne de bir anda 20 milyar doları kucağımızda bulacağız.
Yeşiller İklim Değişikliği Sözcüsü ve 'Türkiye Kyoto'yu İmzala Platformu' yöneticisi Ümit Şahin: Protokol imzalandığında ertesi gün ilk değişen şey Türkiye'nin kömüre dayalı enerji ve otomobile dayalı ulaşım politikalarını değiştirmek zorunda kalacak olmasıdır. Yeni termik santral projeleri, yeni çimento fabrikaları, üçüncü köprü benzeri planlar rafa kalkacak. Rüzgâr ve güneş hayatımıza girecek. Isınmanın sera gazı emisyonundaki payı enerji, sanayi ve ulaşıma göre düşük. Bu yüzden bakanlığın evsel ısınmaya vurgu yapması yanıltıcı. Üstelik jeotermal enerjiyle ısınabilecek Denizli gibi kentlere bile doğalgaz götürülmesi çok yanlış. Türkiye Avrupa'da enerjiyi en verimsiz kullanan ülkesi. Türkiye Kyoto'yu imzaladığı zaman hangi şartlarda imzalayacak, bu belli değil. Bu belli olmadan 20 milyar dolarlık maliyet hesabı çıkarmak sadece falcılık.

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR