Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Yüzdük yüzdük bir balık göremedik

Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışları, dün büyük bir katılımla gerçekleştirildi. İki kıta arasında o kadar yüzdük ancak ne bir orkinosa ne de bir kılıca rastladık. Yakında lüferi görmek de hayal olacak.

16 Temmuz 2012

Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışları’nın 24’üncüsü dün gerçekleştirildi. Boğazda yüzmek önceki yıllara göre kuvvetli akıntıdan ötürüçok daha zordu. Yarış kısa sürede tamamlandı ancak bir çok yüzücü Üsküdar’a doğru akıntıyla gitmekten güvenlik tekneleri sayesinde kurtuldu. Dünyaca ünlü efsanevi yüzücü Amerikalı Mark Spitz boğazdaki yarışlara katılmasa da protokol bölümünden yüzücüleri izledi. 60 yaşındaki Amerikan Büyükelçisi Francis Ricciardone de ilk kez boğazın serin sularında yüzdü.

Yarışlara katılmak da tam bir maraton! Haziranda seçmeler yapılıyor. Elemede hatırı sayılır bir mesafe (800 metre) yüzülüyor. Geçen yıl eski yüzme takımından 7 arkadaşımla seçmelere katıldık. Hepimiz aynı kulvar ve derecede yüzmemize rağmen, çoğumuz elemeleri geçemedi. Durumu bildirdiğimiz yetkiler ise “Sayı kriterine takılmışsınız” dendi. Yoğun bir çaba sonrasında 7 kişi listelere dahil olduk. Bu yılki elemelerde ise tam bir taktik çalışması yaptık. Her bir yüzücü ayrı ayrı kulvarlarda elemlere girdik. Herkes kendi serisinde birinci geldiği için de hepimiz seçmeleri geçmiş olduk. Stratejimiz galip gelmiş oldu!...

Yarış sabahı 8.00’da Kuruçeşme Parkı’nda vardık. Son hazırlıkların ardından yarış için teknelere bindik. Yüzücüler sarı, kırmızı ve turuncu bone renklerinde üç sınıfa ayrılmıştı. Malum, her tarafımız denizlerle çevrili olsa da içlerinde artık balık kalmadı. Aşırı ve yasak avcılık balıkçılığın sonunu getirmek üzere. Radikal Spor Servisi Şefi Uğur Vardan’ın slogan desteğiyle hazırladığımız “Benim kulacım, benim balığım, denizine sahip çık!” yazılı parkartı yarışlar öncesinde açtık. Kanlıca’dan kendimizi boğazın serin sularına bıraktığımız andan Kuruçeşme’ye varıncaya kadar tek bir balık dahi görmedim!. Boğazda orkinos, kılıç görmek artık bir hayal. Lüfer de hayal olma yolunda…

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün altında sırtüstü yüzmek benim için adet oldu. Bu yıl tam köprünün altında durarak el ele de tutuştuk, ‘sevgi çemberi’ oluşturduk. En büyük dilekse İstanbul ’un trafik çilesinden kurtulması oldu. Köprüden ise üç işçinin aşağıya baktığını gördüm. Onların neler düşündüğünü bilmiyorum. Fakat geçen hafta yaşanan 4 günlük ‘trafik kaosunun’ 4’üne de dahil olmaktan dolayı, köprüyle ilgili her ‘ilgiliye’ kızgınlığım geçti aklımdan. Trafik kaosundan bunalanlara bir yakadan diğerine geçmek için yüzmeyi tavsiye ederim ama bunun için de yılda bir kez fırsat oluyor.

Köprü trafiği gibi! İlk çıkış anında tıpkı penguen gibi tek tek suya atladık ama aynı anda yüzlerce kişi suya atlayınca 2. köprünün gişeleri gibi bir anda çıkış noktası tıkandı. Çözüm noktasında Rize’deki Kadir Topbaş’tan gelecek haberleri bekledik!. Haber gelmeyince herkes birbirinin üzerinden geçerek Kuruçeşme’ye doğru yol aldı.

Boğazda dün rüzgâr yıldız esiyordu. Dalga ve akıntı fazlaydı. Her yılki rotayı takip ettim ancak Bebek hizasından sonra akıntı hızlandı. Bir anda Kuruçeşme yerine Anadolu yakasına sürüklendiğimi hissettim. Son andaki çabalar sonuncuda Üsküdar’dan çıkmaktan kurtuldum. Kuruçeşme’ye 1 saat 13 dakika gibi bir sürede tamamladım. Bu derece 1000 kişi arasında küçük bir başarıydı ancak benim için son beş yılın en iyi derecesi olduğu için büyük bir başarıydı.

Amerikalı boğaza döküldü!
Yarışlarının en dikkat çekici yanı Amerikalı efsanevi yüzücü Mark Spitz’in tanıtım için Türkiye ’ye gelmesiydi. Önceki gün boğazda gösteri amaçlı yüzen Spitz, dün ise bizimle kulaç atmadı. Böylece çocukluğumdaki Spitz’i geçme hayallerim de suya düştü!... Yarışların ikinci sürprizi ise Amerikan Büyükelçisi Francis Ricciardone ve Başkonsolosu Scott Kinler’le birlikte 17 kişilik ekibin yarışlara katılmasıydı. Yarışlar için “Muhteşemdi” diyen Ricciardone, gençliğinden bu yana boğazda yüzmek istediğini ancak bunu ilk defa gerçekleştirdiğini söyedi. Ricciardone, Suriye ile ilgili sorularımızı da yanıtladı fakat “Hükümetin açıkladığının dışında başka bir bilgi yok” demekle yetindi.

Pardon, kimliğiniz kayboldu Yarışlarda bazı aksaklıklar eksik olmuyor. Misal boğazı geçen her yüzücüye verilen sertifika için büyük bir izdiham yaşandı. Yarışlara Çiftbudak Ailesi üç kuşaktan beş kişi katılmak için tüm işlemlerini yaptırdı ve elemeleri de geçti. Lakin dede Osman, oğlu ve kızı ile torunları Kuruçeşme’ye geldiklerinde Engin Çiftbudak’ın evraklarının kayıp olduğu ortaya çıktı.

Bu yıl da medyanın büyük ilgisini çeken Caner Ekin, boğazı yüzerek geçen tek dowm sendromlu olma unvanını bu yıl da kimseye kaptırmadı.

Musluoğlu birinci geldi
41 ülkeden 1181 kişinin katıldığı 6.6 kilometrelik parkuru sonuçları şöyle:
Genel Klasman
Hasan Emre Musluoğlu
Yaş Grupları
Erkekler A grubu (14-18 yaş):
Schöne Lukas
Erkekler B grubu (19-24 yaş):
Hasan Emre Musluoğlu
Erkekler C grubu (25-29 yaş):
Abdülhalim Lafçı
Erkekler D grubu (30-39 yaş):
Evgeny Bezruchenko
Erkekler E grubu (40-49 yaş):
Yury Algebraistov
Erkekler F grubu (50-59 yaş):
Süreyya Ahmet Kip
Erkekler G grubu (60 yaş ve üstü):
Raffaele Esposito
Kadınlar A grubu (14-18 yaş):
Beyza Kordan
Kadınlar B grubu (19-24 yaş):
Ayşe Göksu Hınçal
Kadınlar C grubu (25-29 yaş):
Ludmila Papova
Kadınlar D grubu (30-39 yaş):
Julie Upmeyer
Kadınlar E grubu (40-49 yaş):
N.Renin Gemicioğlu
Kadınlar F grubu (50-59 yaş):
Kristina Schotte
Kadınlar G grubu (60 yaş ve üstü):
Huma Bayraktar

 

 

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR