Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Kaz dağlarında oksijen yüklü bir hafta sonu

Kaz dağlarında oksijen yüklü bir hafta sonu

Bol oksijen, huzur, doğal lezzetler, kuş sesleri, köylülerin sıcak sohbetleri… Sadece bütün bunları yaşamak için değil, hayal kurmak için de bu mevsimde bir hafta sonu kaçamağı için en iyi adreslerden biri Kaz Dağları. İşte size Kazdağları gezi rehberi...

Serkan Ocak / serkan.ocak@hurriyet.com.tr

Geçen hafta doğum günümdü. Eşim sürpriz yapmak istemiş, Kaz Dağları’nda kızım Mira ile birlikte konaklayacak yer aramış. Ama konuştuğu otellerin çoğu küçük çocuk kabul etmiyordu. Butik işletmeler müşteriler rahatsız olmasın diye böyle bir çare bulmuş sanırım. Saygı duyuyoruz!  Ama çocuklu ailelerinde Kaz Dağları’ndan tatil yapmaya hakkı yok mu? Var elbette. Kendi çözümümüzü kendimiz bulduk. İşin sürprizi kalmadı, birlikte arayışa girdik.  Altınoluk’a bağlı Avcılar Köyü’nde bir tanıdığın, Merzuka İmrahor’un evinde iki gün misafir olduk.  Türkiye’nin değişik yerlerinden de sonradan pek çok kişi köye gelip yerleşmiş. Karma bir toplum huzur içinde yaşıyor...
 

Atatürk’ün hediyesi büst burada

Köyün önemli bir özelliği de meydandaki Atatürk büstü. Mustafa Kemal Atatürk, sağlığında yaptırdığı kendi heykelini bu köye hediye etmiş. Hikâyenin özeti şöyle: 1934-1938 yıllarında köyde muhtarlık yapan Ahmet Altay, Osmanlı’nın son padişahı Vahdettin’in koruma polisi imiş. Daha sonra bu görevinden ayrılmış. Aslen Selanik göçmeni olan Muhtar Altay, İstanbul’da Atatürk’le tanışıyor ve Dolmabahçe’de ziyaretine gidiyor. Ayrılırken Atatürk’ü Avcılar Köyü’ne davet ediyor. 

Atatürk de yaşamının son dönemlerinde tüm yurt gezilerini ertelemesine rağmen 10-14 Nisan 1938 tarihleri arasında Burhaniye, Havran, Edremit ilçelerini ziyaret etmiş. Güre - Manastır Köprüsü’ne gitmiş. Ancak rahatsızlığı nedeniyle Avcılar Köyü’ne çıkamamış. 
Atatürk sağlığında kendi yaptırdığı üç büstünden birini Dolmabahçe Sarayı’na, ikincisini Amasya Hükümet Konağı’na, üçüncüsünü ise Avcılar Köyü’ne hediye etmiş. Bunu da köye çektiği telgraf ile bildirmiş. İşte bu anıt bugün halen köy meydanında duruyor.

Tam bir cennet

Avcılar, Kaz Dağları Milli Parkı sınırlarının hemen kıyısında bulunuyor. Edremit Körfezi’ne, yani denize 3 kilometre uzaklıkta. Yani üst taraf orman, aşağısı deniz, tam bir cennet… Bölgede yapılacak çok fazla aktivite var. Ormanın içinde birçok yürüyüş rotası alternatifi var. Bazı küçük ölçekli turizm acentaları bölgede milli park sınırları içine ciple safari düzenliyor. Dilerseniz Edremit Körfezi’nde denize de girebilirsiniz...

Zeytinlik baktık

Kaz Dağları’nda iki gün kalınca hayallere daldık. Erken emeklilik planları bile yaptık. Hatta abartıp, emlakçılarla görüşüp, arazi bile baktık. “Hayaldi, gerçek oldu” demek isterdim ama arazi fiyatları o kadar yüksek ki, bu planları şimdilik ertelemek zorunda kaldık. 
Köylünün ana geçim kaynağı zeytin. Birçok vatandaş kendi zeytinlerini, zeytinyağlarını, yumurtalarını evlerinin önünde ya da küçük dükkânlarda satıyor. Ancak henüz turizm burada gelişmiş değil. Alışveriş daha çok kendi aralarında… Oraya kadar gitmişken boş dönmek olmazdı, köy yumurtalarını, zeytinleri köy kahvesinin önünde tezgâh kuran Kaz Dağı yörüklerinden Necdet Amca’dan (Can) satın aldım. Yumurtaları 75 kuruş, zeytinin kilosu 10 TL. Hepsi de son derece lezzetliydi. (0530 1502975).

Çavuş’un köftesi

Ana yoldan Avcılar’a yol ayrıldıktan sonra önce karşınıza bir fidanlık çıkacak. Bu mevsimde özellikle çiçek açmış yaseminler çok güzel kokuyor. Fidanlığın hemen yanında da köftesi dillere destan Köfteci Çavuş var. Kendinizi etlerin başında işi bilen kasaba bırakın. Siz eti nasıl sevdiğinizi söyleyin yeter... Pişman olmayacaksınız...

Nasıl gidilir?

İstanbul’dan yaklaşık 4.5 saatlik bir otomobil yolculuğu yaptık. Ancak Ayvalık’a uçakla ya da Bandırma’ya kadar feribotla gitmek de mümkün...

http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/kaz-daglarinda-oksijen-yuklu-bir-hafta-sonu-40484714

Paylaş

YORUMLAR