Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Grönland’a kışın giden çılgın Türk

Grönland’a kışın giden çılgın Türk

Grönland’a neden gitmek istediniz?
Kuzey ışıklarını görmek istiyordum. Grönland’ın nasıl bir yer olduğunu, bölge halkının nasıl bir yaşam sürdüğünü merak ediyordum. Kızakla kaymayı tecrübe etmek ve oradaki balıkçılarla bir muhabbet kurmak amacındaydım.

Nasıl gittiniz?
Grönland’a kışın sadece Kopenhag’dan uçuluyor. Günde tek sefer var ve çoğu zaman hava şartlarından ötürü iptal ediliyor. Kışın en sert yaşandığı yerlerden biri Grönland. Şehir merkezlerinde sıcaklık eksi 50 dereceyi buluyor. Buzullarda yaşam zaten yok. Danimarka’ya bağlı bir bölge. Oraya gidebilmek için Ankara’da Danimarka Büyükelçiliği’ne gittim. Neden gitmek istediğimi sordular, ‘fotoğraf çekeceğimi’ söyledim. Türkiye’den ilk kez biri Grönland’a gidiyormuş, onlar da şaşırdı. Hatta ne yapacaklarını bilmedikleri için Danimarka’yı aradılar.

Karşılaştığınız manzara sizi nasıl etkiledi? 
Gittiğimizde saatleri geri aldık. Saat dokuzda uçağa bindim, 09.15’te Grönland’daydım. Beş saat uçtum ama hiç uçmamış gibi oldu. İndiğimde, şehir diye bir şey olmadığını fark ettim. Ufacık bir yer. Üç beş bina var. Nereye geldiğimi anlayamadım. Hava eksi 30 dereceydi. İçine çektiğinde, tertemiz olduğunu ve henüz kimsenin bu havayı kirletmediğini hissediyorsun. Havalimanında güvenlik diye bir şey yok, polis de yoktu. Kalabileceğin en uzak yer 100 metre ileride. Toplamda 400 kişinin yaşadığı bir şehir.

Başınıza neler geldi?
Kalacağım kulübeye gittim. Grönlandlı bir kızın beni beklediğini gördüm. Rezervasyonum olduğunu söyledim. “En yakın uçak üç gün sonra, hafta sonu burada hiç kimse yok, bence yakındaki ‘Ilulissat’ şehrine gidin, orada en azından yapacak bir şeyler bulursunuz” dedi. Ben de kabul ettim. Pırpırlı bir uçakla Ilulissat’a gittim. Uçakta bavul koyacak yer yoktu, hepsini kucağımda taşıdım. Yanıma bir Grönlandlı oturdu. Muhabbet ettik. Bir Türk’ün kışın ortasında Grönland’da ne yaptığını anlayamadı bir türlü.

Sizden başka turist yok muydu?
Bir kişi daha vardı ama onu göremedim. Fransız bir kız bir aydır buradaymış. Facebook üzerinden yazıştık. O da gittikten sonra benden başka kimse kalmadı. Yılbaşında bir kutlamaya katıldım. Herkes bana bakıyor. Çünkü herkes birbirini tanıyor. Tipimden belliydi yabancı olduğum. Esas turist yazın gidiyor Grönland’a ama kuzey ışıklarını görmek istiyorsan kışın orada olman lazım mutlaka.

KENDİNİ STARBUCKS'TA KEŞFEDEMİYORSUN

Seyahat etmenin sizin için anlamı ne?
Aslında kendini daha iyi tanıyorsun. Kimi en iyi yemeği yemenin peşindedir, kimi mimarinin... Ben kendimi tanımak ve içsel bir yolculuğa çıkmak istiyorum. Kuzey ışıklarını görünce onların güzelliğinden etkilenmiyorum. Gezegenler arasındaki astrolojik bir olayı görünce kendime “Evrende ne kadar da küçüğüz” diye soruyorum. Çünkü bir Starbucks’ta otururken bunu anlayamıyorsun. Ancak doğaya yaklaştığında hissediyorsun. Benim doğaya, evrene karşı olan hayranlığım biraz da Tanrı’ya yaklaşma içgüdüsü. Tanrı’nın büyüklüğü karşısında etkileniyorum, duygulanıyorum. Evrenin büyüklüğü beni çok etkiliyor.

Grönland’da aradığınızı bulabildiniz mi?
Evet. Belirli bir rotayı tamamladıktan sonra kalacağım yere dönerken iyice alacakaranlık oldu. Önümden bir şey zıpladı. Şöyle bir baktım, bir tilki yaklaştı ve durdu. Bembeyaz bir kuyruğu var, kendisi de bembeyaz. Fotoğrafını çekemedim. Çünkü ışık yetersizdi ve aramızda yaklaşık 20 metre vardı. Zaten kameralar da soğuktan çalışmıyordu. Kedi gibi bir şeydi. Demek ki hakikaten, kimi anlar oluyor, çıplak gözle görmeyi tercih ediyorsun, fotoğraf makinesini aradan çıkarıyorsun.

Kuzey ışıklarını çekebildiniz mi?
Bir sürü fotoğraf çektim. Kuzey ışıklarını fotoğrafladım. Köpekli kızaklarla donmuş göllerin üstünden geçtim. Köpek dediğime bakmayın, evcilleştirilmiş kurttu her biri. Yavrularından bile korkuyordum. Köpekler göllerin üstünde durmayı sevmediği için kenarda durabildik. Orada fotoğraf çekmeyi denedim. Eldivenle tuşa basamıyorum, eldiveni çıkarıp bir kez basıp sonra hemen tekrar eldiveni takıyorum. O kadar soğuk ki. Sıcak suyu havaya atıyorsunuz, su havada donup buz tanecikleri olarak yağıyor.

“Keşke gitmeseydim” dediğiniz oldu mu? 
Olmadı. Çok pozitif bir insanım. Hikâyemin çok özel noktaları var. Aysbergleri gezmem, konuştukları dili bilmediğim balıkçıların yanına giderken arkamdan ‘Sertaç’ diye bağıran kızakçı sayesinde oldu mesela. Eğer kızakçı beni bulmasaydı, balıkçılar beni anlamayacaktı ve ben o efsanevi buz yığınlarını göremeyecektim. Bir buz çölü düşünün. Baştan sona buz... Bu müthiş bir deneyimdi. Dönüş yolunda ‘Bararbunga’ Yanardağı’nın üstünden geçtik. Eğer uçağım gündüz saatlerinde olsaydı, bu yanardağı da göremeyecektim.

Bundan sonraki planlarınız ne?
Antarktika’ya ya da Kuzey Kutbu’na gitmeyi planlıyorum. Böyle ekstrem şeyleri denemek gerekiyor.

En sevdiği şehir: Ankara, Tokyo, Raykjavik, Ilulissat, New York
Seyahatten ne alır: Taş
Seyahatte ne okur: Felsefe kitapları
Seyahatte çantasının vazgeçilmezleri: Fotoğraf makinesi, İsviçre çakısı, telefon
Seyahate kiminle gider: Tek başına

http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/gronlanda-kisin-giden-cilgin-turk-27989682

Paylaş

YORUMLAR