Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

'Asıl zenginlik nereleri gördüğüm'

'Asıl zenginlik nereleri gördüğüm'

Talha Çilek 34 yaşında. İşi nedeniyle çıktığı seyahatler bir süre sonra tutkuya dönüştü. Eşi Hande’yle dünyanın üçte birini dolaştı. Turistik yerlerden çok, farklı kültürleri tanıyacağı ülkelere gidiyor. Üst düzey yöneticilik yapıyor ancak ona göre hayattaki en büyük yatırım ‘seyahat etmek’. Çilek çiftiyle bu tutkuları üzerine konuştuk.

Serkan Ocak / serkan.ocak@hurriyet.com.tr

Seyahat tutkunuz nasıl başladı? Kendinizi gezgin olarak görüyor musunuz? 

Eşim Hande’yle 2009’da evlendik. Seyahat, işim dolayısıyla hayatımın hep merkezindeydi. Aslında kendimi tam bir gezgin olarak görmüyorum. Alışılmış turistik destinasyonların dışında Kamboçya, Myanmar, Hindistan, Fas gibi yerlere gitmiş olsam da her zaman ‘backpacker’lara özenmişimdir. Gerçek gezginler bence sırt çantasını alıp iki yıl boyunca dünyayı dolaşabilen insanlar ya da motosiklet üzerinde Türkiye’den Nepal’e kadar onlarca ülke ve sınır geçip ulaşan kişiler. O yüzden kendimi bir gezginden çok egzotik yerleri görmeyi ve farklı kültürleri tanımayı seven biri olarak görüyorum.

Bugüne kadar nerelere gittiniz, kaç ülke oldu toplamda? 

60’dan fazla ülkede ve yüzlerce şehirde bulunduk. Avrupa, Kuzey Amerika, Asya ve Uzak Doğu’yu gezdik. Afrika’da ise güvenli olan birçok ülkeye gittik. Güney Amerika’yı uzaklığından dolayı az keşfetme şansımız oldu. Bundan sonraki planlarımızda Peru’daki Machu Pichu ve Şili’nin Patagonya bölgesi var.

En çok ilginizi çeken yer neresi oldu? 

Her ülkenin, şehrin ve bölgenin kendine has güzellikleri var. İlk Japonya seyahatim çok etkileyiciydi. Kendimi başka bir gezegende, farklı bir insan topluluğunun içinde hissetmiştim. Görünüşleri, dili, kültürleri, tatları ve kokuları ile çok farklı gelmişti. Bunun dışında Afrika’daki safari deneyimim de beni etkileyen seyahatlerimdendi. Uçsuz bucaksız ‘Savana’ denilen bozkırlarda insan ne kadar küçük olduğunu ve dünyayı kontrol etmeye çalışmanın ne kadar yersiz olduğunu fark ediyor. Hayatın tezatlardan oluştuğunu bir kez daha görüyorsunuz.

Konaklamak için nereleri tercih ediyorsunuz? Kriterleriniz nedir?

Kaldığımız otelin, özel ve seyahatimize anlam katacak bir otel olmasına her zaman özen gösteriyoruz. Konakladığımız yer gittiğimiz ülkeye dair izler taşırsa seyahatten aldığımız keyif de o oranda artıyor. Butik ve tarihi bir dokusu olan otelleri tercih ediyoruz. Konfor bizim için tabii ki önemli ama lüks olması şart değil.

Seyahatlerinizde rotayı nasıl belirliyorsunuz? 

Genelde 2.5 yaşında kızım ve eşimle seyahat ediyorum. Rota her zaman değişkenlik gösteriyor, fakat nokta atışı yaparak seyahat etmek bizim için oldukça önemli. Paket tur acentaları ile seyahat etmeyi sevmiyoruz. Tüm detayları kendi zevk ve isteklerimize göre tasarlıyoruz. Mevsimsel ve dönemsel olayları dikkate alıyoruz. Örneğin Sakura zamanı Japonya’yı yaşamak, temmuzda uçsuz bucaksız lavanta tarlalarının arasında Provence’i gezmek ya da Venedik’te Maske Festival’ini yakalamak gibi...

Tüm dünyadaki ülkeleri görseniz seyahat tutkunuz sona erer mi?

Sanırım başa dönüp en çok keyif aldığım yerlere tekrardan gitmeye başlardım. Bir ülkeye bir kez gitmek orayı anlamak için yeterli olmayabiliyor, sindirebilmek için birkaç kez görmek gerek. Örneğin Türkiye’yi düşünün. İstanbul çok farklı, Ege ve Akdeniz sahilleri, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi... Onlarca farklı şehir, tat ve doku var. Diğer ülkelerde de durum benzer. Bir ülkeyi bir kere ziyaret ettiğinizde oranın tek bir yönünü görebiliyorsunuz. Dolayısıyla dünyada kaç ülke ziyaret ettiğinizden çok, gittiğiniz yerlerde kaç farklı deneyim yaşadığınız önemli.

İyi bir gezgin sizce nasıl olmalı, tarif edebilir misiniz?

Bir gezgin bilinçaltının derinliklerinde, içinde yaşadığımız dünyaya karşı yoğun bir merak beslemeli. Sürekli yeni kültürlerin, insanların ve bilginin peşinde koşmalı. Gittiği coğrafyanın, ülkenin ya da bölgenin insanlarına saygılı olmalı, onların kültürünü anlamaya çalışıp empati kurmalı. Farklılıkları bir zenginlik olarak görüp bundan zevk almalı ve en önemlisi anı yaşamalı. Çünkü kim bilir o ülkeyi bir daha hayatınız boyunca görme şansınız olmayacak. Bazen seyahat planları, en iyi fotoğrafı yakalama derdi ya da yolculuk yorgunluğu, insanın anı yaşamasını engelleyebiliyor.

Para seyahatin neresinde? Gezgin olmak için para şart mı?

Gezmek için belirli bir miktar paranızın olması gerekiyor ama günümüzün şartlarına baktığınız zaman gezmek hiç olmadığı kadar kolaylaştı. Her geçen gün havayollarının sayısının artmasıyla bilet fiyatları daha da ucuzluyor. Eskiden konaklama seçeneği çok az ve pahalıyken, şimdi her keseye uygun konaklama seçeneği mevcut, hatta yeni trend başkalarının evinde konaklama. Gezmeye para yatırmak önemli bir mesele. Gözünü kırpmadan birçok elektronik cihaza, arabaya veya giysiye tonlarca para yatıracak çok fazla insan bulabilirsiniz, fakat iş gezmeye geldiği zaman uçup havaya gidecek para olarak görülebiliyor. Hayatta nelere sahip olduğunuz değil, neler gördüğünüz ve yaşadığınız önemli... Seyahat etmek, kendinize yapabileceğiniz en değerli yatırım.

http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/asil-zenginlik-nereleri-gordugum-29705084

Paylaş

YORUMLAR