Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Telefondaki ses ağlamaklıydı: Oğlum iyi mi?

01 Şubat 2008

İSTANBUL - Patlamanın olduğu Emek Han'ın tam karşısında Bıçak Sanayi Sitesi'ndeki Aktaş Triko'nun telefonu çalıyordu. Telefonda sesi ağlamaklı bir anne vardı: "Patlama olmuş. Kardeş, oğlum da orada çalışıyordu. Bir şeyi var mı?"
Davutpaşa'da yaşanan büyük patlama, o bölgedeki neredeyse tüm işyerlerini 'yerinden oynattı.' Patlamanın yaşandığı altı katlı işyerinin son üç katı yok olurken çevrede en çok hasar gören iş merkezlerinden bir de yaklaşık 100 dükkânlı Bıçak Sanayi Sitesi'ydi. Sitede bilgisayar programcısı olarak çalışan Hüseyin Kerim, dört bloklu sitede tüm camların kırıldığını anlatıyordu. Sanayi sitesindeki Aktaş Triko, patlamanın olduğu hanla karşı karşıya. Patlamanın etkisiyle burası da savaş alanına dönmüştü. Büyük iş makineleri birbirine girmiş, dokuma ipleri her yere saçılmış, pencereler kırılmıştı. Yerlerdeki kan izleri bu işyerinde çok sayıda yaralının olduğunu gösteriyordu.
Patlamanın olduğu hanın fotoğraflarını çekmeye çalışırken Aktaş Triko'nun telefonu çalmaya başladı. Açıp açmamak konusunda bir an tereddüt yaşadım, sonra ahizeyi kaldırdım. Karşıdaki ses korku içindeydi. Ağlamaklı bir ses tonuyla oğlunun durumu hakkında bilgi almaya çalışıyordu: "Orada bir patlama olmuş. Kardeş, oğlum da orada çalışıyordu. Bir şeyi var mı?" diye sordu. Çaresiz anneye sadece, bu işyerinde çok fazla hasar olmadığını, korkmamasını söyleyebildim.
Patlamanın bulunduğu handa beş kat ve bir de sonradan yapılma çatı katı vardı. İlk iki katta kot yıkama atölyesi, üçüncü ve dördüncü katta dokuma atölyeleri, beşinci katta ise çorap atölyesi bulunuyordu. Sonradan çıkma çatı katında ise bir atölye torpil, kız kaçıran, havai fişek gibi patlayıcı malzemeler üretiyordu.
'Selçuk'u kaç kez uyarmıştım'
Çorap atölyesinin sahibi Haydar Tayranoğlu, patlamada aldığı yaralarla kendini dışarı atmış, kardeşi Hüseyin'i arıyordu. Şaşkın ve kızgındı. Kızgınlığının sebebi ise daha önce defalarca kez üst kat komşusunu uyardığı halde hâlâ patlayıcı işi yapmasından kaynaklanıyordu:
"Ben o Selçuk'a kaç kez dedim yapma şu işi diye. En son şikâyet edecektim ama fırsat olmadı. Patladı sonunda..."
Heybetullah'tan haber yok
Yıkılan binanın dördüncü katında çalışan 17 yaşındaki Heybetullah Güleç'in babası Filit Güleç, oğlundan haber alamış, enkaza girmek istiyordu. Bir süre izin verilmedi daha sonra polisin kontrolünde enkaz alanına girerek oğlunu aradı. Ancak Heybetullah'tan haber yoktu.
Kot yıkama atölyesi Ömür Tekstil'in sahiplerinden Recep Kacı, sabah saat 7'de işyerine gelmişti. Ortağı Kazım Nişli geldikten sonra da dışarıya çıkmıştı. Kacı, olay anında handa değildi ancak Nişli, ilk patlama sonrasında üst kata, yardıma çıkmıştı. Ama ikinci patlama, onu da hayattan kopardı. Çocuklarından İlhan, aynı atölyede çalışıyordu. O da yaralanmış ve Haseki Hastanesi'ne kaldırılmıştı. İlhan Nişli, henüz babasının öldüğünden habersiz, olay anını anlatıyordu:
"İlk patlamadan sonra korkup dışarı çıktık. Sonra ikinci patlamada kafamıza taşlar düştü. Babam ilk patlamadan sonra dördüncü kata yardım etmeye çıktı. 'Çıkma' dedim ama duymadı. Şimdi nerede bilmiyorum. Haber alamıyorum."

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR