Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

'Sulak alan' ve 'milli park'tan sonra sıra 'orman'da

Bir ay içinde doğaya üç darbe vuruldu. Son değişiklik Orman Kanunu'nda. Artık ormana hafriyat da dökülebilecek, tesis de kurulabilecek.

19 Nisan 2014

Türkiye ’nin en temel doğa koruma statülerine sahip alanlarını düzenleyen yönetmeliklerden üçü son bir ay içinde art arda değiştirildi. 18 Mart 2014’te milli parklarla ilgili yönetmeliğe ekleme yapıldı. Muğlak bir cümleyle Türkiye’nin en yüksek koruma statüsüne sahip milli parklarda her türlü yatırımın önü açıldı. Ardından 4 Nisan 2014’te Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği değiştirildi. Sulak alanların koruma statüleri değiştirilerek gelecekleri tehlikeye atıldı. Resmi Gazete ’de dün de Orman Kanunu ile ilgili yeni bir yönetmelik değişikliği yapıldı. Satır aralarındaki değişikliklerle Türkiye’nin en önemli muhafaza ormanları dahi büyük bir tehlikeye girdi. Ormanlara hafriyat dökülmesi gibi eskiden konulan yasaklar kaldırıldı. İzinler genişletildi.
Son dönemde yapılan büyük yatırımlardan Türkiye’nin korunan alanları da nasibini almaya başladı. Resmi Gazete’de dün yayımlanan ormanlara ilişkin yeni mevzuat Türkiye’de koruma altındaki ormanlarda verilen izinlerin kapsamını genişlettiği gibi, eskiden öngörülen kısıtlamaların çerçevesini de daralttı.
Orman Kanunu’nda yer alan, orman alanları içinde yapılacak olan madencilik faaliyetlerini ilgilendiren 16. madde ile orman sahalarında kurulacak olan tesislere ilişkin 17. ve 18. maddelerin uygulanmasına ilişkin yönetmelikler tümden değiştirildi. 2011 tarihli eski yönetmelikle kıyaslandığında, orman varlıklarını tehdit eden önemli değişiklikler yapıldı. 

‘Ancak’larla yol verildi

“Ancak” diye eklenen cümlelerle, orman alanına hafriyat dökümü gibi bazı uygulamalar yasak olmaktan çıktı. Yapılan değişiklikler özellikle İstanbul ’da inşası devam eden 3. köprü ve bağlantı yolları gibi mega projeleri akıllara getiriyor.
Yeni yönetmelikte, enerji üretim santralı, petrol ve doğalgaz boru hattı, haberleşme tesisleri, yol, liman geri hizmet alanı, havaalanı, demiryolu gibi ulaşım tesislerinin ormanlık alanda yapılmasına yönelik herhangi bir değişiklik yok. Yani bu yatırımlar zaten ormanlık alanlarda yapılabiliyordu. Eski yönetmeliğin ulaşımla ilgili yatırımlar bölümünde ‘tünel ve teleferik hattı’ gibi bazı yeni tesisler ile patlayıcı madde emniyet alanı, yeraltında yapılacak patlayıcı madde deposu, savunma ve güvenlik tesisleri ile ruhsata dayalı petrol ve doğalgaz arama, işletilme ve yeraltı doğalgaz depolanmasına ilişkin tesislere izin verileceği belirtiliyor. 

Satır arası değişiklikleri

Satır aralarındaki bazı önemli değişikliklerden bazılarıysa şöyle:
YOL: Eski yönetmelikte devlet ormanlarında karayoluyla ilgili herhangi bir ifadeye rastlanmazken, yeni yönetmelikte ‘izinlerle’ ilgili bölümde aynen şu ifade yer alıyor: “Devlet ormanlarında, erişme kontrolü uygulanan karayollarındaki ulaştırma yapıları ve müştemilatı olan hizmet tesisleri ile bakım işletme tesislerine, karayolu sınır çizgisi içinde kalmak kaydıyla izin verilir.”
ÜNİVERSİTE TESİSİ: Eski yönetmelikte yükseköğretim kurumlarıyla ilgili de herhangi bir izin bulunmazken, yeni yönetmelikte ormanlık alanlarda vakıf kurumları haricinde ‘yükseköğretim kurumlarının eğitim ve araştırma maksatlı tesislerine izin verilebileceği’ belirtiliyor.
HAFRİYAT: Eski yönetmelikte ormanlık alanda sadece izin çerçevesinde yapılan çalışmaya ait hafriyatın ormanlık sahaya bırakılabileceği, bunun dışında hiçbir şekilde ormanlık alana hafriyat bırakılamayacağı belirtiliyordu. Yeni yönetmelikte ise bu uygulamaya ‘ancak’ diye başlayan yeni bir ilave yapılmış. Yeni düzenlemede yer alan o ifade şöyle:
“...Ancak orman alanı dışındaki demiryolu, otoyol, devlet ve il yolları ile su isale hatlarının yapımında zorunlu olarak ortaya çıkan kazı fazlası malzemenin depolanması amacıyla da genel müdürlüğün belirleyeceği alanlarda izin verilebilir...”
Yani bir karayolu çalışması sırasında çıkan hafriyat Orman Genel Müdürlüğü’nün izniyle ormanlık alana dökülebilecek.
‘Belgrad da Munzur da ODTÜ de etkilenir’
Tuncelili çevreci avukat Barış Yıldırım, her iki yönetmeliği Radikal için karşılaştırdı. Aradaki farkların orman varlığının geleceği için büyük bir tehlike oluşturduğunu belirten Yıldırım şunları söyledi: “Özellikle orman sahasında karayollarındaki ulaştırma yapıları ve müştemilatı olan hizmetlere izin verilmesi ile hafriyatlarla ilgili bölüm, akıllara 3. köprü çalışmalarını getiriyor. Çünkü eski yönetmelikte bunların hiçbiri yoktu. Yeni yönetmelik nokta atışı şeklinde 3. köprü ve bağlantı yollarında yapılan çalışmaların yasal düzenlemesi gibi. Bu değişiklik Munzur’u da İstanbul’un kuzey ormanlarını da Belgrad’ı da ODTÜ’yü de ilgilendiren bir değişiklik. Son dönemde doğal alanların korunması konusundaki yönetmeliklere ilişkin yapılan değişiklikler hatalı. Doğanın geleceği tehdit altında.”

Milli parklar da artık tehlikede


Türkiye’de en yüksek koruma statüsüne sahip olan ve bu nedenle herhangi bir yatırım planlandığında mahkeme kararlarına takılan milli parklardaki yatırımlara ilişkin de 18 Mart tarihli Resmi Gazete’de yeni bir mevzuat yayımlanmıştı. Milli Parklar Yönetmeliği’nde üç maddelik değişiklik öngören yeni düzenlemeye göre, artık milli parklarda kamu yararı görülen, yapılmasının zorunluluk olduğu ileri sürülen her türlü yapıya izin yolu açıldı. Özellikle ilk maddede yer alan ucu açık cümleye hukukçulardan büyük tepki gelmişti. Eklenen bölüm aynen şöyleydi: “İçme suyu temini açısından yapımı aciliyet gösteren ve kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk arz eden tesisler için uzun devreli gelişme planı şartı aranmaz. İlgili kurumların görüşleri alındıktan sonra yapılan bu tesisler uzun devreli gelişme planlarına işlenir.”
Milli Parklar Kanunu’na göre, bir milli parkın uzun devreli gelişme planı olmadan o milli parkta yapılaşmaya, yatırıma izin verilmiyor. Yapılacak yeni yapılar da bir gelişme planı hazırlanarak inşa edilebiliyor. Kanunda açıkça belirtilen bu durum yeni yönetmelikle birlikte değişikliğe uğramış oldu. Artık kamu yararı görülen, yapılması zorunluluk olduğu belirtilen yeni yatırımlar için ‘gelişme planı’ şartı aranmayacak. Bu değişiklik Türkiye’deki mevcut 40 milli park için büyük bir tehdit oluşturuyor. 

Sulak alanların
kapsamı değişiyor

4 Nisan’da ise Resmi Gazete’de bu kez Sulak Alanların Korunması’na yönelik yönetmelik değişikliği yapıldı. Yeni düzenleme üç önemli değişiklik getirdi. Birincisi ve en önemlisi sulak alanların statüsüne ilişkindi. Sulak alanları ulusal ve mahalli olarak ayıran yeni düzenlemeyle sulak alanların statüsü düşürüldü. Böylece sulak alanların uluslararası koruma kalkanı daraltıldı. İkinci değişiklikle sulak alanların içme suyu, kullanma ve sulama amaçlı altyapı projelerinde kullanılmasının önü açıldı. Ayrıca sulak alanların etrafına yapılacak yapılar için getirilen minimum 2500 metre sınırı kaldırıldı. Her bölge için yeni değerlendirme yapılmasına karar verildi.
WWF Türkiye eski yönetmelikle ilgili mahkemeye başvurmuş ve bazı maddeleri iptal ettirmişti. Ancak yeni düzenlemeyle mahkemenin bu iptal kararı da önemini yitirdi.

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR