Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Mazot değil bu ekmek parası!

'Yokluk' sınırdaki köylülerin alışık olduğu bir kelime. Kuzey Irak'taki akrabalarıyla yaptıkları bu alışveriş, iki devletin değil, iki ailenin ticareti.

05 Ocak 2012

Uludere’de gündüz taziye yerinde, akşamları da mahallelerde köylüler bir araya geliyor. Ortasu Köyü’nün aşağı mahallesi. 30-40 hanelik mahallenin neredeyse tüm erkekleri bir evde toplanmış. Dört duvar etrafında dizili yaklaşık 30 kişi. Büyükler başköşede. Olayın nasıl olduğunu köylüler artık saniye saniye biliyor. “Orada mazota giden köylüler vardı, bile bile bombalandı” diyorlar. Bilemedikleri soru ise şuydu: “Neden?”
Ortasu Köyü bölgedeki sınır köylerinin içinde en çok mazot kaçakçılığının yapılan yer. Adı ‘kaçakçılık’ olsa da aslında bu onların yaşam kaynağı. Zaten başka da alternatifleri yok. Tarım yok. Hayvancılık yok. Memurluk yok. İş yok. ‘Yokluk’ burada köylülerin alışık olduğu ve sürekli kullandıkları sıradan bir kelime. Kuzey Irak’taki akrabalarıyla yaptıkları bu alışveriş iki devletin değil, iki ailenin ticareti...
Odada soba yanıyor. Yürekler 35 gencin öldürülmesiyle dağlanmış olsa da, sohbet de ortam gibi sıcak. Sorular yemek gelmeden cevaplanmıyor. “Hele bir yiyelim, bol bol konuşuruz.”
Köyde vakit sıkıntısı yok. “Müsait misiniz, bir işiniz yoksa…” gibi sorular burada anlamsız. Çünkü herkes ‘gayet’ müsait.
Odadaki 30 köylüden düzenli bir işi ve geliri olan yalnız üç kişi var. Köyün bakkalı, bir korucu ve bir de emekli öğretmen. Bakkal Hacı Encü günde en fazla 20 lira kazanıyor. Diğerlerinin tamamı mazottan hayatlarını kazanıyor. Bu onların aynı zamanda bir geleneği. Dede mirası. Odadaki en yaşlı, 1942 doğumlu Hüseyin Aklın’dan başlıyoruz olayın hikâyesini dinlemeye: 


Adobe Flash Player YüklestartFlvPlayer("divFlvPlayer1687","1687","2012/01/05");

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR